2 Nisan 2008 Çarşamba

Kayıt Dışı Ekonomi Kavramı ve Vergi Kaçağı İle Olan İlişkisi

Sözcük anlamı itibariyle, örneğin, resmi nikah olmaksızın birlikte yaşayan bir çiftin durumunu anlatmak için de kullanılabilecek olan “kayıt dışılık” kavramının, günlük hayatta ve bilimsel literatürde çoğu zaman yalnızca ekonomi bağlamında ve özellikle de vergi ve hatta vergi kaçırma anlamda kullanıldığını görüyoruz.

Bu bakımdan,vergisel anlamda “kayıt dışı ekonomiyi”, “vergi kaçırma veya vergiden kaçma güdüsü ile Mali İdarenin bilgi alanı dışında bırakılmış faaliyetlerin bütünü” olarak tanımlamak mümkündür.

Bir ülkedeki ekonomik faaliyetler bütününün, kabaca, kayıtlı ekonomik işlemlerle kayıtsız olanların toplamından oluştuğu söylenebilir. Kayıtlı ekonomik faaliyetten, başta devlet ve onun ilgili organları olmak üzere, özel sektörle sivil toplumun ileri gelen kuruluşları yada bilimsel çevreler de değişik kanallardan haberdar olur ve bu konuda gerekli kararları alma imkanına sahip olurlar. Kayıtlı ekonominin, ayrıca, devletin bu sahada cereyan eden işlemlere bağlı olarak salmış olduğu vergilerin toplanmasını sağlamak gibi bir özelliği daha vardır.

Kayıt dışı ekonomi ise, adı üzerinde, devletin ilgili birimlerinin bilgisi dışında bir şekilde gerçekleştiği için, bu işlemlerin hacmi ve gerçek mahiyeti hakkında ne devletin ne de yukarıda saydığımız devlet dışı (öteki sivil) kuruluşların pek bir malumatı olamadığı gibi, bunlara bağlı olarak vergi yada benzeri adlarla hazineye herhangi bir kaynak da girmemektedir.

Çoğu zaman “yer altı ekonomisi” kavramı ile karıştırılan ve bu alanda gerçekleşen kimi faaliyetlerle bir tutularak onlarla bir arada kullanılan “kayıt dışı ekonomi” kavramı ile genel olarak, ekonomiyi düzenleyen kanun ve öteki düzenlemelere aykırı olarak gerçekleştirilen ve belgeye bağlanmamış-deftere işlenmemiş muameleler kastedilir. Faturasız satış, sigortasız işçi çalıştırma, işportacılık, otopark kahyalığı, evde terzilik, hallaçlık, serbest dişçilik ve benzeri işler buna örnek olarak verilebilir. “Yer altı ekonomisi” terimi ise, kamu düzenini korumak için getirilen yasalara aykırı olarak gerçekleştirilen, belgeye bağlanmamış ve haddizatında belgeye bağlanması adetten olmayan hem kayıt dışı hem de yasa dışı ekonomik faaliyetler” i ifade etmek için kullanılır. Kaçakçılık, uyuşturucu ve kadın ticareti, dolandırıcılık, fahişelik..vs. bu tür kanunsuz işlere örnek olarak gösterilebilir.

Kayıt dışı ekonomi ile yer altı ekonomisinin ortak yanları, her ikisinin de belgeye bağlanmaması ve bu şekilde, ortaya çıkan artı değerden devletin haberdar edilmemek suretiyle topluma pay verilmemesinin sağlanmasıdır.

Görüldüğü gibi, kayıt dışı ekonominin birden çok tezahür şekli vardır ve insanlar pek çok sebeple bu tür faaliyetlerin içine girebilirler. Pek çok sebebi vardır belki, ancak, insanları kayıt dışında ekonomik faaliyette bulunmaya yönelten hiçbir sebep vergi kaçırma güdüsü kadar güçlü ve etkili değildir.

Bir şirketteki profesyonel yöneticiler yada yönetici konumundaki yahut yönetime yakın bir kısım ortakların, diğer ortakların aleyhine olacak şekilde, şirket karıyla öteki menfaatlerini kendi lehlerine çevirmek amacıyla, bazı işlemleri kayda geçirmeyerek yada gerçeğin hilafına bir biçimde kaydederek onları yanıltma yoluna gitmeleri her zaman mümkündür.

Ancak, daha çok borsaya kayıtlı olan yada kayıtlı değilse bile, oldukça fazla sayıda ortağı bulunan büyük çaptaki şirketler için geçerli olabilecek böylesi durumların ekonomik hayatın tümüne teşmil edilmesi mümkün değildir.

Bu itibarla, ekonomide kayıt dışı davranma, zaman zaman başka birtakım saikleri de ihtiva etmekle birlikte, her vakit kendi içinde “vergi vermeme gayesi”ni barındırmaktadır.

Bütün bunlardan sonra, ekonomide kayıt dışına çıkmanın en temel ve yaygın nedeninin vergi kaçırma niyeti olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu tespiti yapmak şunun için önemlidir: Malum, Ülkemizde geçtiğimiz yıllarda bozulan ekonomik durum ve buna bağlı olarak artan borç yükü ve vergi gelirlerine duyulan ihtiyacın her zamankinden çok daha yakıcı bir biçimde hissedilmesi ile birlikte, bugün toplumun değişik kesimlerinde sık sık ekonomik zaafiyetin giderilmesinin kayıt dışı ekonomik işlemlerle mücadele edilerek bunların ortadan kaldırılması gerektiği yönünde yoğun bir tartışma yaşanmaktadır. Ne var ki, gerek kayıt dışılığın nedenleri, gerekse bu tür ekonomik faaliyetlerin önlenmesinin yöntemleri konusunda henüz bir konsensüs sağlanmış değildir. Bununla birlikte, bu hususta her kesin üzerinde durduğu ortak bir nokta vardır ki, o da, yukarıda üzerinde durduğumuz gibi, olayın vergi -daha doğrusu vergi kaçırma- boyutunun olduğu gerçeğidir.

Öyleyse, madem ki kayıt dışı ekonominin en baskın motifi vergi vermeme arzusudur; o zaman, işin vergi boyutundan hareketle sorunu çözmek, bu konuda izlenecek en doğru yöntem olsa gerek. Başka bir deyişle, esas itibariyle vergiden ibaret olmamak ve bunun yanında daha pek çok görünüme sahip bulunmakla birlikte, kayıt dışılık olgusuyla mücadelenin en etkili yolunun, hadiseye vergisel boyut üzerinde odaklanarak yaklaşmak olduğu kanaatindeyiz.

Vergi halkasından tutarak kavrayacağımız kayıt dışılık zincirini tam manasıyla çözüp, sebebiyet verdiği türlü sosyal problemleri önlemek, hiç şüphesiz başka kimi ek önlemlerin alınmasını da gerektirir. Ancak bu önlemlerin neler olabileceği konusunun detayına, esas itibariyle, sağlam bir belge düzenine geçilmesinde mevcut teknolojik imkanlardan nasıl yararlanılabileceği mevzuuna hasredilmiş bulunan bu çalışmanın kapsamına girmediği için, değinmiyor ve olaydan kısa bir biçimde bahsederek konuyu geçmek istiyoruz.

Hiç yorum yok: