9 Nisan 2008 Çarşamba

Vergi Denetim Birimlerinin Birleştirilmesinin Tam Zamanıdır Şimdi.

Gerçekleşmesini istediğimiz bir hadisenin meydana gelmemesi karşısında hayıflanma ve umut duyguları içerisinde “bir başka bahara kaldı” deriz kendi kendimize. Böylece, bir gelişmenin ileride de olsa beklentimiz yönünde cereyan etmesi yönündeki ümidimizi dile getirmiş oluruz.

Fakat, Gelir İdaresi Reformu çerçevesinde denetim birimlerinin birleştirilmesi yönündeki gayretlerin şu dönemde akim kalması durumunda onlarca bahar daha beklense bile bir daha kolay kolay şimdiki kadar uygun bir siyasi iklim yakalanamayacaktır.

Malum, Maliye Bakanlığında münhasıran vergi denetimi işiyle uğraşan dört ayrı birim mevcuttur. Başta IMF ve Dünya Bankası gibi, ekonomimizi verdikleri reçetelerle küre tabi tutmaya çalıştığımız uluslar arası iktisadi kuruluşlara izah etmekte güçlük çektiğimiz bu dörtlü yapıda yer alan maliye müfettişleri, hesap uzmanları, gelirler kontrolörleri ve vergi denetmenleri; yekdiğerinden kopuk ve hatta birbirleriyle rekabet ve kavga halinde verimsiz ve kimin ne yaptığı belli olmayacak şekildeki bir yapı ve çalışma düzeni içerisinde bulunuyorlar.

Türkiye’ de vergi denetiminde, bugün, tam bir başıbozukluğun ve keşmekeşliğin mevcut olduğu içler acısı bir durum söz konusudur.

Planlı ve koordineli bir vergi denetim stratejisi içinde yürütülmeyen ve bu işle görevlendirilmiş bu ayrı dört birimin her birinin kendince işin ucundan tutarak ne idüğü belirsiz bir şeyler yapma görüntüsü verdiği bu yapının söz konusu olduğu bu durumda gerçek bir vergi denetiminden söz etmek mümkün değildir.

Tamamen aynı işi yapan ancak, birbirleriyle büyük bir eşgüdümsüzlük ve çekişme içinde bulundukları için son derece düşük bir performans sergileyen bu dört denetim grubunun birleştirilmesi öteden beri hedeflenen bir konu olmakla birlikte bir türlü gerçekleştirilememiştir.

En son, 2003 yılında Gelirler Genel Müdürlüğünün Gelir İdaresi Başkanlığına dönüştürülmesi sırasında da gündeme gelen ve hararetli tartışmalara neden olan bu ‘birleştirme’ projesi, o zaman da gerçekleştirilememiş ve denetim boyutuyla birlikte topyekün bir Gelir Teşkilatı yapısı, ihdas edilen yeni kanunla daha da ucube bir hal almıştır.

Gelir İdaresi taşrada sadece 29 ilde teşkilatlandı. Teşkilatlandığı illerdeki vergi daireleri dahil diğer tüm gelir birimleri, geleneksel defterdarlık örgütlerinden tamamen koparılarak yeni kurulan yerel vergi dairesi başkanlıklarının bünyesine alındılar.

Ancak, Gelir İdaresinin teşkilatını kurmadığı diğer 52 ildeki daireleri ise eski defterdarlık yapısı içinde kalmaya devem ettiler ve halen yapı bu şekilde devam etmektedir. Defterdarlıkların ise, aynı bakanlığa bağlı olmanın dışında Gelir İdaresi Başkanlığı teşkilatıyla hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. Bu durumda, Türkiye’ nin Gelir İdaresi Başkanlığı, 81 ilin sadece 29’ unda örgütlenmiş ve üstelik geri kalan illerdeki vergi daireleri ile diğer gelir birimlerini herhangi bir şekilde bağlanmadığı tuhaf bir örgüt yapısına sahip oldu.

Bu mantıksız yapı yürümedi ve beraberinde çözümsüz pek çok sorun getirdi. Bu nedenle, üzerinden henüz dört yıl geçmesine rağmen konu yeniden masaya yatırılmak zorunda kalındı.

Denetim birimleri arasındaki parçalanmışlık hali ise daha da derinleşti. Personelde yaygın bir moralsizlik hali baş gösterdi. Çalışma barışı zedelenmeye başladı. Bu nedenle, vergi kayıp ve kaçağıyla mücadelede ve vergi gelirlerinin artırılması hedefinin gerçekleştirilmesinde o günden beri bir arpa boyu yol alınmadı.

Başbakan Yardımcısı Sn. Cemil Çiçek’ in 7 Nisan 2008 tarihli açıklamasından, bu konunun hükümetin gündemine yeniden geldiğini ve Gelir idaresi Başkanlığının yeniden yapılandırılmasına ilişkin kanun tasarısının Bakanlar Kurulunun imzasına açıldığını anlıyoruz.

İçeriği kamuoyuna henüz yansımadığı için Hükümet tasarısının detayları hakkında kesin bir malumata sahip değiliz.

İmzadan çıkar çıkmaz Meclis’ e gönderilerek hızla kanunlaşacağını tahmin ettiğimiz bu tasarıyla hükümetin bu kez işe son noktayı koyarak, özellikle denetim birimlerinin birleştirilmesi yönünde on yılları bulan süreden beridir devam edegelen sonu gelmez tartışmalara kesin bir son vereceğini düşünüyoruz.

Böylece Gelir İdaresi personelinin ve özellikle de ‘artık ne olacaksa olsun’ diye bekleyen denetim elemanlarının rahat bir kafayla işlerine koyulacakları rahat bir ortamın tesis edilmesi noktasında gereken adım atılmış olacaktır.

İlgili kamuoyu olarak hükümetten beklentimiz budur.


Hiç yorum yok: