20 Aralık 2008 Cumartesi

Ankara-Ulus Meydanındaki Peynirci Dükkanı

Ankara’ da oturanınız yada son zamanlarda oraya yolu düşeniniz oldu mu, bilmiyorum. Geçen hafta, bir toplantı dolayısıyla, çocukluğumun geçtiği Ankara’ ya gitme fırsatım oldu. Tam 13 yılım geçti benim bu şehirde. Orta ve yüksek öğrenimimi burada tamamladım. İşe girdikten sonra da Ankara’ da iki yıl daha bulundum. Ondan sonra, ayrıldığım bu şehre ara sıra, böyle, toplantı gibi bir araya gelme faaliyetleri sayesinde tekrar gitme fırsatı elde ediyorum.

Bu son gittiğimde de, her zamanki gibi, Ulus’a da uğradım. Ama, değerli bir kaç arkadaşımı ziyaret etmek için gittiğim Ulus’ un, kısaca “heykel” de denilen ve meşhur Atatürk heykelinin yer aldığı meydanın halini hiç beğenmedim. Nasıl ki Çankaya, Bakanlıklar ve Kızılay Ankara’ nın beyni ve kalbi durumunda ise, aynı şekilde, Ulus ve özellikle de, eski meclis binasını da içeren bu meydan da, hiç şüphesiz, Ankara’ nın özü ve geçmişi mesabesindedir. Üstelik, Ulus’ un “meydan” dediğimiz bu kesimi, aynı zamanda, Esenboğa Havaalanını Çankaya’ ya bağlayan Çankırı Caddesi ve Atatürk Bulvarından oluşan protokol yolunun da önemli kavşaklarından birini oluşturmaktadır.

Öte yandan Ankara, başkent olması hasebiyle, sadece bu şehirde yaşayan ve burada ikamet edenlerin değil, Ülkenin diğer 80 vilayetinde yaşayan tüm vatandaşların da bir bakıma şehri sayılır. Çünkü Türkiye’ nin bir çok yerinden her gün on binlerce insan, burayı değişik nedenlerle ziyaret etmek durumunda kalmaktadır.

Kısacası, Ankara ile Ulus’ daki “heykel meydanı” ve çevresi hepimiz için son derece önemlidir. Bu nedenle, burayla ilgili, trafikten çevre temizliğine ve dışsal görünüme kadar pek çok konu, vatandaşlar olarak hepimizi ilgilendirmektedir.

Ama, Ankara’ ya bu son gidişimde, Ulus’ un hali beni cidden üzdü. Araç ve yayaların kurallara uymamalarından kaynaklanan trafik keşmekeşliğinden, Atatürk heykelinin etrafındaki mermerlere uluorta uzanarak yatan yada çevresinde aylak aylak gezinen insan kalabalığının oluşturduğu ve Türkiye gibi az da olsa belli bir gelişmişlik seviyesini yakalamış olan bir ülkenin başkentinin en merkezi muhitlerinden birine hiç de yakışmayacak Hindistanvari pejmürde manzaraları bir kenara bırakırsak, şimdi anlatacağım bir durum beni derinden etkiledi.

Görenler bilir; Ulus’ daki Yüzüncü Yıl Çarşısının tam karşısında yer alan ve önünde, Dışkapı istikametine giden otobüs hatlarına ait onlarca durağın bulunduğu büyük bir iş hanı vardır. Sıhhiye yönünden gelip Ulus PTT’ sini de geçince bahsettiğim iş hanının önüne gelirsiniz. Onu da geçtiğinizde zaten, ortasında dev Atatürk heykelinin bulunduğu meydana varmış oluyorsunuz.

İşte bu iş hanının, duraklara bakan cephesinde öteden beri sadece giyim mağazası, eczane ve kitapevi gibi dükkanlar vardı. Fakat bu son gidişimde, tam da tam da eczane ve giyim mağazalarının ortasında kocaman bir şarküteri dükkanının açıldığını gördüm.

Şarküteri dediysem aklınıza, bulunduğu çevreye ve konuma layık bir görüntü verecek tarzda dizayn edilmiş nezih bir gıda mağazası gelmesin sakın. Şehrin kenar mahallelerine kurulan semt pazarlarındaki üstü açık satış tezgahlarından bir farkı yok oraya açılan dükkanın..

Bu arada, yanlışım varsa düzeltin ama, işyeri açma izni verme yetkisi Büyükşehir Belediyesinde bulunuyor. Benim anlayamadığım, Ulus meydanı gibi bir yerde; her gün binlerce kişinin önünden geçtiği bir iş hanının içine ve üstelik, bir yanında eczane diğer yanında ise giyim mağazası yer alacak ve kaldırımlara taşacak kadar dolu olacak şekilde; etrafa zeytin, peynir, pastırma-sucuk ve turşu gibi yiyeceklerin kesif kokularını yayarak oradan geçen yada duraklarda bekleyen insanların burun direklerini sızlatan bu şarküteri dükkanının açılmasına izin verilmek suretiyle bu çirkin görüntünün ortaya çıkmasına nasıl sebebiyet verildiğidir. Halbuki, bu neviden yiyecek malzemelerinin satıldığı onlarca dükkanın bulunduğu meşhur Ulus Hali bir iki sokak arkada bulunuyor. Ama anlaşılan, bu ilkel görüntü, yine, birilerinin “şehir rantı”nı kapmak için yaptıkları gayri meşru girişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

İşin doğrusu, bu yazıyı kaç kişinin okuduğunu tam olarak bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, o da, çevremiz ve kentimizle ilgili olumsuz gelişmelere karşı duyarlı olmamızın ve bu konuda gereken tepkiyi vermemizin gerektiğidir.

Son olarak, bir şeyi tekrarlamak gerekirse o da, o dükkanın Ulus Meydanına hiç mi hiç yakışmadığı hususudur. Ama ne yapalım! Kendinize iyi bakın.

1 yorum:

SC dedi ki...

Seni neyin nerde oldugu hic alakadar etmez... Bu memlekette kanun var, belediye var polis var. Isteyen istedigi yere istedigi sekilde yer acip kanuni sartlar cercevesinde ticaret yapma hakkina sahiptir. Gerci bu yorumu yazma geregi bile duymuyodum cunku gercekten vaktimi aldin. Ama senin gibi olur olmadik yazanlara bir cevap vermek gerekiyor...