20 Aralık 2008 Cumartesi

ŞOK Marketleri “Şok” Etti Beni…

ŞOK Marketler zincirini bilirsiniz. Türkiye’ deki en büyük perakende zincirlerinden biri olan MİGROS gibi Koç grubuna ait iken yakın geçmişte bir İngiliz grubuna satılan ancak MİGROS’ lara nazaran daha küçük ebatlı reyonlardan oluşan bu zincire dahil marketlere mahalle aralarında bile rastlamak mümkündür.

İndirim marketçiliği konseptiyle çalışan ŞOK, diğer emsali indirim marketlerinde olduğu gibi, genelde düşük fiyatlı ürünleri raflarında sergileyerek düşük gelirli tüketicilere hitap etmeye çalışmaktadır.

Dev perakende marketlerinin aksine, ŞOK ve benzeri indirim marketlerinde ürün çeşitliği son derece azdır ki bu da gayet normaldir. Çünkü indirim marketçiliği anlayışı bir noktada bunu zorunlu kılmaktadır. Buna diyeceğimiz yoktur bizim de. Hatta, bu tip indirim mağaza ve marketlerinde, ürün kalitesinde belli bir düşüklüğün varlığı bile bir yere kadar anlayışla karşılanabilir.

İndirimli ürünler almak üzere ŞOK ve benzeri konseptteki marketleri tercih eden dar gelirli-bütçeli tüketiciler, bu tür marketlere, her markadan sayısız ürünün bir arada bulunduğu hipermarketlerdeki ürün kalitesini bulma beklentisi içinde bulunmayacakları muhakkaktır.

Buraya kadar tamam. Ama, evime yakın olmadıkları için nadiren uğradığım ŞOK marketlerine alış veriş için her gittiğimde, satın aldığım ürünlerin neredeyse tamamı ya defolu yada yenmeyecek derecede bozuk çıkmasını da bir türlü anlayamıyorum kardeşim!

Çok değil, daha bir iki gün evvel ŞOK’ a gidip 3,50.-YTL’ ye bir çift bay terliği, kilosu 0,29.-YTL’ den 8-9 kiloluk bir karpuz, 5,50.-YTL’ ye bir teflon tava ve 1,19.-YTL’ ye de bir litrelik karışık meyve suyu satın aldım.

Eve götürdüğümde bir de ne göreyim. Terlikte 44 numara yazıyor ama terliğin ayak tarağı sokulan üst kısmı o şekilde dizayn edilmiş ki bırakın 44 numaralı ayağımın, 41-42 numara giyen kardeşimin ayağına bile zoraki girebilecek ölçüde defolu üretildiğini gördüm.

Sonra karpuza bir bıçak vurayım dedim.

Amanınnn!

Ben “bir-iki hafta” diyeyim, siz “bir ay” deyin.

Aldığım karpuz, içi geçmek de ne kelime..inancınız olsun, tamamen çürümüş durumdaydı. En az bir ay bekletilmiştir diye düşünüyorum. Ağzıma sürmeden, güzelim 8-9 kiloluk karpuzu, olduğu gibi çöpe atıverdim.

Ha, bir de tavaya bir bakıvereyim dedim. Tava da aynı şekilde defolu çıkmaz mı arkadaş! Tavaya bir yemeklik (yani tavada pişirebilecek ölçüdeki omlet yahut menemeve yetecek kadarlık) çiçek yağı döktüm. Gepgeniş tavanın, tam da ateşin hizasına gelen orta kısmının ölçüsüz yüksekliğinden dolayı, yağ, olduğu gibi tavanın çevresine dağılıverdi. Bu nedenle, tavaya yumurta kırınca yağ bir tarafta yumurta başka bir tarafta kaldı. O da defolu ürünmüş demek ki…

Allahtan meyve suyu hepten çürük çıkmadı. Gerçi, öyle, diğer ünlü markalarındaki kadar lezzetli değildi. Ama fiyatı da ucuz ŞOK’ unkinin. Fiyatı ucuz olduğu için kalite düşüklüğüne de razı olacaksınız doğal olarak.

Her neyse…

Netice itibariyle, demek istediğim, ŞOK gibi, ucuz ürünler satsalar bile, neticede tanınmış ve belli bir büyüklükteki sermaye grubuna dahil olan ve bu nedenle belli ölçüde markalaşmış olan marketlerin, iki kuruş daha fazla kar edeceğiz diye ellerinde kalmış, standartların altına düşmüş defolu yada bozuk ürünleri satmaları hiç mi hiç mantıklı bir pazarlama stratejisi olmadığıdır.

Çünkü tüketiciler arasında ŞOK’ dan başlayarak yayılacak bir şayia, gruba dahil diğer birimlere de çok kolay bir biçimde sirayet edecek ve zararlı çıkacak olan, son tahlilde yine o grubun kendisi olacaktır.

Umarım, benim ŞOK’ larda rastladığım durumlar hep birer rastlantıdır ve bütün bu olaylar bireysel durumlardır ve ŞOK’ un, ucuza satıyor diye, bilinçli bir biçimde uyguladığı ‘defolu-bozuk ürün satma” politikası yoktur.

Bu arada, satın aldığımı belirttiğim defolu ve bozuk ürünlere ne yaptığımı merak ediyorsanız; karpuzu hemen oracıkta, mutfak tezgahının altındaki çöp kutusuna attığımı daha önce söylemiştim. Üzerinde 44 numara yazan terliği, 41-42 numara giyen kardeşime hediye ettim. Tavayla ise, yağsız omlet ve menemenler yemeye alışmaya çalışıyorum şimdilik.

Evden kalkıp tekrar dolmuşa binmeye ve bir sürü yol teptikten sonra ŞOK’ a gidip, mallarınız defolu ve bozuk diye bir ton dil döküp satın aldığım bozuk ürünleri iade etmeye yada yenileriyle değiştirmeye üşendim çünkü. Evim, şehir merkezinde bulunan ŞOK’ a bilmem kaç kilometre uzakta bulunuyor. Kim olsa üşenir diye düşünüyorum.

Ama, insanlar üşendikleri için, satın aldıkları bozuk-defolu ürünleri iade etmek için kolay kolay harekete geçmek istemeseler bile, kendilerinden alışveriş yaptığımız diğer tüm mağaza ve marketlerde olduğu gibi, ŞOK’ dan, potansiyel bir müşterileri olarak beklentim, asgari standartları taşımayan ürünleri raflarına koymama konusunda çok daha fazla hassasiyet göstermeleridir.

ŞOK Marketleri işporta yada bit pazarı olmadığına göre, yetkililerinin bu konuda çok dikkatli davranmaları gerekiyor.

Hiç yorum yok: