20 Aralık 2008 Cumartesi

Kaç Çocuk Yapmalı?

Bütün bu yoğun tartışmalar arasında, Başbakanın insanlara asgari üç çocuk yapmaları tavsiyesi, magazinleştirilmiş haliyle de olsa gündemdeki yerini hala koruyor.

Çocuk yapımına aklı başında hiç kimsenin prensip olarak karşı çıkacağını düşünmüyorum.

Kendi neslinin devamı için çocuk yapmaları şart olduğuna göre insanlar, bu fonksiyonlarını icra etmeleri zaruridir.

Kimse hiç çocuk yapılmasın demiyor.En katı aile planlamacıları bile böyle bir düşünceyi savunmuyor.Eskiden olduğu gibi, insanların sekiz-dokuz çocuk yapmasını savunan kimse de yoktur artık bu devirde. Tartışma en çok bir çocuk yapmayla bu sayının az olduğu ve ilerdeki nüfus dengesinin yaşlılar yönünde bozulmasının önüne geçilmesi için şimdiden önlem alınması ve bunun için asgari üç-dört çocuk dünyaya getirmeyi salık veren kesimler arasında yaşanmaktadır. İnsanlar şehirleştikçe ve ekonomik durumlarıyla bilgi ve kültür seviyeleri geliştikçe çocuk yapmak temayülleri azalmaktadır. Ancak, bu sınıf çocuk yapma istek ve gayretini düşüren, sadece kentleşmiş olmanın ve özellikle kadının da büyük ölçüde dahil olduğu çalışma hayatındaki zor koşullar değildir. Yeni neslin çocuk sahibi olmaktaki tereddütlü tutumlarının altında çoğu çevrenin etkisiyle oluşan birtakım motifler vardır. Birkaç yıl devam eden uzun arkadaşlık-flört-söz-nişan süreçlerinin ardından hayatlarının birleştiren genç çiftlerin çocuk sahibi olmak için beş altı yıl daha beklemeleri bence lüzumsuz bir endişenin ürünüdür ve akıp giden ömür açısından da büyük bir zaman israfıdır. Zaten 30-35’inde evlenmiş olan insanların yapacakları tek çocukta 40’larına merdiven dayadıkları sırada karar vermeleri doğru değildir. Hele evli gençlerin, günün modasına uyarak, “henüz çocuk yapmaya hazır değiliz” demeleri pek anlamsızdır. Çocuk yapma konusunda ortaya koydukları mütereddit tutumları bakımından hem hali vakti yerinde, iyi eğitilmiş ve karı-koca olarak iş-güç sahibi aileleri hem de kadının ev hanımı olduğu, doğrudan köy yada kasabalarda veya şehirlerin kenar semtlerinde oturan, geleneksel kültürden henüz tam kopmamış çiftleri anlamıyoruz.

Öyle bir moda yapılıyor ki toplumda bu gün, çocuk yapma konusunda çalışmayan kadınlar da artık çevresel etkilerle çocuk sahibi olmak istemiyorlar. Yasalarda bir-ikiyi geçmiyorlar. Halbuki, çocuk yapma ya engel olan şey kadının çalışmasıysa eğer, bunu yapmayan ev kadınlarının üç-dört çocuk yapmasında bir mahsur yoktur.Çünkü hayat eskisinden çok daha kolay artık.Ev işlerinin çoğunu makineler yapıyor. Tıptaki ve sosyal güvenlik anlayışındaki değişim ve gelişmelerle birlikte çocuk sahibi olup büyütmenin kadınlar hele evde oturan ve hatta bir ölçüde çalışan kadınlar için eskisi kadar meşakkatli değil. Kimse on çocuk yapmalarını beklemiyor. Biri erkek, diğeri kadın bir araya gelip evlenip hayatlarını birleştiriyorlar. Öldüklerinde dünyadan iki kişi eksilecek demektir. Bir kere nüfusun azalış trendine geçmemesi için, teorik olarak her çiftin en az iki çocuk dünyaya getirmesi şart görünüyor. İlerde bugünün Avrupasında olduğuna benzer şekilde yaşlı bir nüfus yapısına sahip olmamız için Sn. Başbakanın dile getirdiği hususunun yabana atılır yanı yoktur.

Hiç yorum yok: