20 Aralık 2008 Cumartesi

Milliyetçilik Konusunda Sidik Yarışı; Kim Daha Fazla Milliyetçi?

Bizim de katıldığımız Avrupa Şampiyonası dolayısıyla toplum olarak bugünlerde futbolla yatıp futbolla kalkar olduk.

Türk milli futbol takımının “imparator” lakaplı teknik direktörü Fatih Terim ile Nobel ödüllü yazarımız Orhan pamuk arasında geçen hafta medya üzerinden “milliyetçilik” ekseninde yaşanan polemiği ise bilmeyen yoktur sanırım.

Tartışma, hatırlarsanız, Orhan Pamuk’ un, kendisiyle mülakat yapan Alman Der Spiegel dergisinin muhabirine, “futbolun genellikle milliyetçiliği körüklediği ve Türkiye’ de de durumun bu şekilde cereyan ettiği” mealindeki beyanatının ardından, milli takım çalıştırıcısı Fatih Terim’ in de “ultra milliyetçi” olduğu yönünde görüş belirtmesi üzerine patlak vermiş ve konunun muhatabı olan Terim’ in de buna mukabil, Pamuk’ u “yetersiz milliyetçilik” le yaftalaması ile devam etmişti.

Popülaritelerinin zirvesinde bulunan bu iki zatın “milliyetçilik” gibi elektrikli bir konuda birbirlerini suçlayıcı(!) değerlendirmelerde bulunmaları, tabiatıyla, birer “yıldız” olarak telakki edildikleri toplumda ve özellikle medya aleminde hayli yankı buldu.

Nitekim, tartışmaya en son, 10 Haziran (dünkü) yazısıyla Hürriyet Gazetesinden Yılmaz Özdil katıldı. Özdil’ in eleştirisi, Orhan Pamuk’ un milliyetçiliğini “nakıs” bulan Fatih Terimin de, milli takımın formasının rengini bayrağımızın rengi olan kırmızı beyaz olarak değil de turkuvaz olarak seçtiği için, aslında yeterli ölçüde milliyetçi olmadığı yönündeydi.

Ne diyelim efendim! El elden üstünmüş demek ki. Orhan Pamuk’ u milliyetçilik konusunda eksik bulan Fatih Terim’ in milliyetçiliğini de zayıf bulan birileri çok geçmeden çıkıp bu hususta “yanlış” buldukları davranışı için kırık not bastılar.

Bize gelince, bizim düşüncemiz; kimin hangi görüşü ne ölçüde taşıdığının pek bir öneminin olmadığı şeklindedir. Bizce, herkes dilediği yoğunluk yada sığlıkta demokrat, liberal, muhafazakar-dindar, milliyetçi yada solcu-sosyalist bir dünya görüşünü benimseyip istediği şekilde inanabilir. Ancak, hiç kimsenin, başkalarını, dünya görüşleri dolayısıyla hakir görüp onları negatif birtakım nitelemelerle itham ederek baskı uygulama hakkı yoktur.

Bu itibarla, bizim bu noktada, ne birbirlerini “ultra” ve “yetersiz” milliyetçilikle suçlayan Orhan Pamuk ve Fatih Terim’ i, ne de, milliyetçiliğini hiçbir ortamda gizlemeyen Terim gibi bir kişinin milliyetçiliğini, sırf milli takımın forma renklerinin belirlemesi karşısındaki tepkisiz tutumu dolayısıyla eksik bulan Sayın Özdil’ i tasvip etmemiz mümkün değildir.

Hiç yorum yok: